Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sinecek var.

Resim
İnsanoğlunun mutlu olması bu kadar zor mu diye soruyorum bazen kendime; sonra, bir durak kestirmeye çalışıyorum gözüme, duracak; "evet, burası" diyebileceğim bir mutluluk durağı. En acısı; son durağı beklerken; son durağın hangisi olduğunu bilemememiz. Zirvedeki durakta inip, en büyük mutlulukları yaşamak yerine; Bu kendini tekrar eden otobüsle; en baştan en ufaklarından başlamak zorundayız mutlulukların. Bir yerde durmamız gerekiyor mu? Son durak hangisi? Bunun telaşı ve bilinmezliği de; yaşam oluyor işte. Daha fazlasını istemek ve yetinmek, çabalarımızı ve tembelliklerimizi simgeliyor. Siz hangi duraktasınız? Cevabı, hayatın sırrına ermeye yardımcı küçük bir parça. -Ahh düğmeye basar mısınız lütfen!? Ha siktir ya!

Ne kadar süre yaşayacaksınız?

Resim
Sonunda bütün sorunları çözecek bir çözüm buldum. Düşünmemek ve öğrenmemek. Embesil gibi; işe gidip, eve gelip, tv izleyip (mümkünse aşklı, ağlamaklı dizi veya futbol), yorum yapmadan, düşünmeden, öğrenmeden ve merak etmeden yaşamak. Heee! Bir de sağa sola bok atıp, en doğrusunu bildiğimizi savunmak ama hiçbir bilgiyle bunu desteklememek. Kimseye birşey kanıtlamak zorunda değilsiniz! Siz işi gücü olan, sağlıklı, kafası çalışan bir bireysiniz. Bu yüzden siz farkında olmadan yaşamanız gereken bir hayatın yarısını iş yerinde, diğer yarısını da işi düşünerek geçiriyorsunuz. Bunlara rağmen; sizin 'düşündüğünüz' ve inandığınız doğrular, tabi ki en doğrusu, aksi olabilir mi? Bir hayat ele alıyorum şimdi. Bir insan düşünelim, 60 yıl yaşadığını hayal edelim. Televizyon izlemeyi seven, futbolla veya magazinle ilgilenen (kadın-erkek için bu seçenekler) ve takip eden, sosyallik deyince alış-veriş yapmak veya halı saha maçı aklına gelen, yani; ülkemizin orta gelirli diye tabir e

Yüce yaratık; İnsan!

Resim
Hayat umarım bize istediklerimizi verir diyesim geliyor da bazen; insanız deyip sessizce geri alıyorum dileğimi. Hiçbir çokluk insanın ihtiyacını karşılayabilecek kadar çok değil ve hiçbir güzellik tatmin edecek kadar güzel değil biz insanları. Ne kadar çok olsa, o kadar az gelir. Düşünüyorum da; ne kadar aciz bir yaratık insan. Hep mükemmel olduğundan bahsedilir oysa. Tavuklar mesela; tüm dilekleri ‘daha fazla‘ yem! Karnımızın doyması hiçbir zaman yetmedi bize. Bu kez daha iyi yemekler için çalışmaya, çalmaya, vurmaya, öldürmeye başladık. Daha iyi elbiseler giymek için, çok değerli o zamanımızı daha çok çalışmaya ayırdık. En iyi arabaya veya en azından bir arabaya binmek için; önce arabayla gitmek zorunda kalacağımız bir iş bulduk kendimize, sonra o arabayı yürütecek benzini satın almak için daha çok çalıştık. Onların arabası daha güzel dedik, biraz daha fazla çalıştık ve daha iyi bir araba aldık. Artık her gün işe arabayla gidemiyoruz; malum depo boş olunca gitmiyor. Daha önc